Pazartesi, Ağustos 31, 2009

Blog dünyası böle yarışma görmedi:)

Ben böle bir yarışma görmedim. Bugün gelip bloğumu açtım ve takip ettiğim blogların yazılarına bir bakayım dedim. Şaşırdım birden bugünde ne kadar çok yazı yazmış bloggerlar böle dedim ve okumaya başladım. Gördüm ki %95 i ebvatamızın yarışması için yazılmış. Efendim yarışmanın ünü ülke sınırlarını aşmışta bizim yeni haberimiz olmuş:))
Ebvatamı 200 ü aşan izleyici sayısından dolayıda ayrıca kutluyorum.
eeee siz daha ebvatanın yarışmasına katılmadınız mı (sakın ben daha önce bu bloğu hiç farketmedim ki demeyin düşer bayılırım vallahi :))))

Nivea T bölgesi temizleyici bantlar

Yüzümde beni uğraştıran, gördüğümde rahatsız eden tek şey; siyah noktalar...
Daha öncedende bildiğiniz gibi kolay kolay sivilce yapmayan yağlı bir cildim var ama burnumdaki siyah noktalarla başım dertte. Pek çok ürün deniyorum bu sorunum için son denediklerimden biride bu.


Öncelikle şunu söylemeliyim çok pratik bir ürün yani yoğun olduğunuz zamanlarda; buhar banyosuydu, siyah nokta aparatıydı uğraşamam dediğiniz zamanlarda elinizin gidebileceği ilk ürün. Paketin içinden 2 adet çene için 4 adette burun için bant çıkıyor. Yüzünüzde uygulamak istediğiniz bölgeyi ıslatıp yapıştırıyorsunuz. 15 dk öylece bekliyorsunuz.
Bu süre içinde bant setleşiyor burnunuz alçıya alınmış gibi hissediyorsunuz:) son adımda bantı kaldırıcaz. Çok dikkatli olmak gerekiyor yani üründen yeterince verim almak için en önemli kısım bantı kaldırma kısmı. Ağda bantları gibi hızlıca çekilmemeli, olabildiğince yavaş ve sabırlı hareket etmek gerek. Sonuç başarılı %100 olarak kurtulamıyorsunuz siyah noktalardan elbette ama en az %80 ine veda ediyorsunuz. Kısacası zamanı kısıtlı olanların kurtarıcısı...

Cumartesi, Ağustos 29, 2009

En yaratıcı emotion'lar ödüllendirilldi

eminim ki Emotion parfümlerini bilmeyeniniz yoktur bende ortaokul yıllarında tanışmıştım kendisiyle. hayatımdaki en değerli varlığım annemin o dönemlerdeki favori parfümüydü her çeşiti evin her köşesinde bulunurdu yani bu parfüm benim için bir nevi anne kokusu:)
geçtiğimiz günlerde emotion ın websitesinde gezinip parfümlerin içeriğini incelerken bir yarışma düzenlendiğini görmüş ve katılmıştım. okuyuculardan yeni bir emotion parfümünü tarif etmelerini istemişlerdi yani kokusu, şişesi, kutusu ve reklamı nasıl olmalıydı? bende bu konuya yönelik bir yazı yazıp göndermiştim. vee açıklanan sonuçlara göre şanslı 143 kişiden biri olmuşum. yarışmayla ve emotion parfümleriyle ilgili bilgiler için emotion ın websitesine bakabilirsiniz...

Bugün bilgisayarın başında pineklerken kapı çaldı ve emotion ın gönderdiği hediyeler elime ulaştı. Kendilerine teşekkürlerimi burdan iletmek istedim. Hadi bakalım emotion bana ne göndermiş...

Annem tutkunu olduğu parfüm ve deodoranta hemen el koydu bana da far ve kalp şeklindeki sevimli kutusu kaldı
fara yakından bir bakış...


Çarşamba, Ağustos 26, 2009

Body Shop Bizi Sonbaharda da Süsle

Body shop un yeni sonbahar koleksiyonu web sitesinde görücüye çıktı, mağazalardada eylül ayında yerini alcakmış. ben bu seride özellikle rujlara bayıldım hele de pembişler ne güzel görünüyorlar öle. ama ne yazık ki o güzelim pembişler Türkiye de satışa sunulmıycakmış sadece 4 renk seçeneği sunmuşlar hehe ondada bi tanesini gözüme kestirdim hemencik. hadi bakalım koleksiyonda neler varmış...

farlar

açıkçası farlar çok sıradan geldi bana hani kırılan farlarımızı alkolle karıştırıp pres yapıyoruz yaa öle bir görüntüleri var.

allıkların renkleri çok güzel görünüyor helede soldakinin alt kısmındaki renge bayıldım umarım yakındanda bu kadar güzeldir.


göz kalemleri sanırım göz içine çekilebiliyorlar, en güzel yanları bu olsa gerek

veeee geldik rujlara, şöle genelden bir görünüş...



soldan sırayla pink flirt - pinkette - pure blush


bunlar benim sevdiğim pembişler ama ne yazık ki Türkiye de satışları olmadığı için benim olamıyacaklar...



soldan sırayla soft heather - berry shimmer - pink ginger - golden apricot


bunlarda tr de satışı olan rujlar benim gözüme kestirdiğim pink ginger :)

bu arada sonbahar serisi sınırlı üretimdedir haberiniz ola, fiyatlar ise allıklar 37.9 farlar 27.9 rujlar 24.9 kalemler 15.9 tl .

Herkese keyifli makyajlar ...

Salı, Ağustos 25, 2009

Dikkat Aranıyor...

normalde bu yazının başlığını benim olacaksınız nihahahaha gibi bişi yapmam gerekirdi ama yapamıyorum işte:( ne zamandır almak istediğim bir iki şey var hepsi aklımda sırf onları almak için kaç kez alışverişe çıktım hiç bilmiyorum ama sonuç hep aynı planlanan şeyler torbada yok rastgele görüp beğenilen kıvır zıvırlar çıkıyor eve gelince torbalardan. en sonunda çareyi buraya yazmakta buldum eminim istediğim cicileri gören, duyan, kullanan ve bana tavsiyede bulunacak olan vardır...

1- SAKS MAVİSİ GÖZ KALEMİ VE FAR

'aman simyaser bu muydu bu kadar feryat figan aradığın şey?' dediğinizi duyar gibiyim:) ama yok işte yok. istediğim gibi ne bir far ne de bir göz kalemi bulabildim. bildiğiniz gibi saks mavisi bu yaz epey ünlendi bütün vitrinler masmavi eee maviyi giyipte göz makyajında aynı rengi kullanamayan ben doğal olarak deli oluyorum:( baksanıza ne güzel durmuş hatunda...

2- NE RENK OLDUĞU BİLİNEMEYEN BİR RUJ

bu renge magenta mı denir, fuşya mı yoksa pembe mi bir türlü karar veremedim.




eski türk filmlerinde olur ya kızın adını bile bilmeden aşık olanlar vardır. kız her gün aynı yoldan geçer gider hakkında hiç bir şey bilinmesede her geçen gün ona olan aşk daha da büyür. işte bu rujla aramızda öle bir bağ var. ne markasını ne adını biliyorum ama gün geçtikçe daha da çok seviyorum. deli miyim neyim:D şaka bir tarafa gerçekten bu rengi bulabilmek için bırakın ruj denemeyi eldeki rujlardan karışım bile yaptım ama sonuç gene hüsran:(

3- LEOPAR DESENLİ BABET

evet benim hala bir leopar desenli babetim yoooookpazarlarda bile satılıyor, biliyorum ama ben henüz bulabilmiş değilim. Ayaklarım biraz naziktir benim kolayca su toplayıp yara olurlar. o yüzden pazardakilerle sadece bakışabiliyorum. Onun dışında mağazalarda sanki kıtlık gelmiş gibi dümdüz yani taşsız tokasız simsiz , 40 numara:), oldukça rahat, haa birde ayağı yara yapmayacak bir babet bulunamaz mı canım

ooof of işte böle kızlar tavsiyelerinizi bekliyorum. haaa bu arada netten alışveriş yapmadığımı ve Ankara da yaşadığımı önemle bildiririm...

Pazartesi, Ağustos 24, 2009

flormar pembiş oje - meşhuuuur no 58

aaah aah ilk görüşte aşk yaşadığım ojedir bu kızlar. en sevdiğim pembişim, oje kutumun demirbaşı, aynı zamanda uğurlu olduğunada inanırım.

fotoğrafta bir ton koyu çıktı bir türlü gerçek rengini gösteremedim :(

haaa bir de bu ojenin sürülüşünden 3 gün sonraki hali, işaret parmağında tuhaf bozukluklar var siz onları görmeyin olur mu? :)

Bir korku filmi tutkununun tutkunu olduğu filmler:)

en sevdiğim başlıklardan birini güncelliyorum şuan değmeyin keyfime :)
bugün bahsedeceğim filmler genelde kapalı alanlarda geçen, korkudan ziyade gerilim yönü ağır basan filmler. şimdiden söyliyeyim 2 side sevdiğim filmler o nedenle izlemenizi gönül rahatlığıyla tavsiye ederim...

1408 2007-ABD


ne desem bilemedim bi anda :) aslında bu filmle ilgili söylenecek o kadar şey var ki nerden başlayacağımı bilemedim desem daha doğru olur.
film maceraperest bir korku romanı yazarının bir sonraki romanı için malzeme arayışıyla başlıyor. adam geçmişte bir çok cinayet işlenen oteller, perili evler gibi çoğu insanın ürkeceği mekanlarda bir gece geçirerek deneyimleri doğrultusunda romanlarını yazıyor. son durağı ise dolphin otelinin 1408 nolu odası oluyor. otel müdürünün tüm engelleme çabalarına rağmen yazar onlarca insanın çeşitli nedenlerle öldüğü bu odada bir gece kalmakta ısrar ediyor ve başarıyor. odaya girdiği ilk dakikalarda anormal olan hiç bişi yok ama ilerleyen dakikalarda 1408 nolu oda ona tuhaf oyunlar oynamaya başlıyor...









gelelim benim yorumuma, filmi izlemeye başladığım ilk 1 saat sonucunda bu film benim en beğendiğim gerilim filmi olmaya adaydı ama gelin görün ki ilerleyen dakikalarda beni hayal kırıklığına uğrattı. film iki sonlu gibi bir şey olmuş adam odadan çıkıp kurtulmayı başarıyor ama sonra tuhaf bir şekilde kendini gene odada buluyor.... bunun dışında beğenmediğim bir kaç detay daha var ama genel olarak izlenilesi güzel bir gerilim filmi.


PANİK ODASI 2002-ABD


'kapalı bir mekanda insanları maximum ne kadar gerebilirsiniz ki' önyargısını yıkan ender filmlerden.
mini özet: eşinden yeni boşanmış bir kadın ve küçük kızı kendileri için aslında fazlaca büyük bir ev kiralarlar. evin en büyük özelliklerinden biri kalın çelik kolonlar kullanılarak acil durumlar için yapılmış ve akla gelebilecek tüm özellikleri bulundurmasıyla insanın ağzını açık bırakan bir panik odasının bulunmasıdır. ama ne yazık ki bu muhteşem ev anne kıza pekte uğurlu gelmez daha ilk geceden evlerine hırsız girer ve bir şekilde panik odasına sığınmayı başarırlar. şanssızlıkları bununlada bitmez çünkü deneyimli hırsızların asıl istedikleri şey panik odasında gizlidir. ve o odaya girmek için türlü yollara başvururlar...
ama hepsini geçtim sadece Jodie Foster ın oyunculuğu bile filmi kurtarmaya yetiyor.




Cumartesi, Ağustos 22, 2009

Bloğum ödüllendirildi :)

bloğum sevgili roxana tarafından bu ödüle layık görülmüş kendisine çok çok teşekkür ediyorum. ödülün bazı kurallarıda varmış kendimle ilgili 7 ilginç özelliği yazıp 7 ayrı kişiyi ödüllendirmeliymişim. öncelikle 7 kişi; (seçerken çok zorlandım yahu ödüllendirilmeyen kalmamış:)
didem
fragariac
beauty love
serrose
çikolatalı sufle
esra
amethyst
stil direktörü
önceden ödüllendirilen varsa kusura bakmasın gözden kaçırmış olabilirim.
gelelim 7 ilginç özelliğime aslında bana 7 madde yetmeyebilir. o kadar anormal yönlerim vardır ki annem babam illallah ettiler artık. aklıma ilk gelen 7 sini yazıcam buraya ama aramızda kalsın olurmu kızlar:) okuyun ve unutun çünkü bu özelliklerimi öğrenen bazı insanlar üzerine gitmekten ve beni bıktırmaktan zevk alıyorlar... niyeyse? mesela limon görmeye dayanamayan bir insana sürekli limon gösterip onun o acizliğinden zevk alırlar yaa işte onun gibi. (hiç sevmem o tip insanları)

1- benden hızlı hareket edebilen her türlü böcekten nefret eder ve aşırı korkarım. (hamam böceği, sinek, arı, örümcek, helede kırkayak. ay şimdi bile bi kötü oldum. karınca, kurt gibi yavaş hareket edenlerden korkmuyorum onlar çok sevimli geliyor hehe )

2- pek abartılı boyutlarda olmasada başa bela bir simetri hastalığım var. dikkat etmemeye çalışıyorum etrafımdaki cisimlere, şekillere ama dayanamıyorum bazen her şeyi simetrik yapmaya çalışıyorum. cisimler ve şekillere bakmayarak kendimi bi nebze kurtarıyorum tamam ama şöle bir tuhaflık var. Diyelimki elimi kapının koluna vurdum, aynı şekilde, aynı yere, aynı şiddetle diğer elimide vurmak zorundayım, hatta elimdeki vurduğum yerin diğer elimle simetrik olan noktasını bulup öle vurmalıyım 'vurmazsan ne olur ki' demeyin anlatılmaz yaşanır. mesela bir de misafirliğe felan gidildiğinde yanak yanağa öpüşürken 3 kez öpüşenler vardır. nasıl fitil olurum anlatamam insanları kendime çekip diğer yanağımıda öptürmem lazım yoksa bütün günüm zehir olur. hele de blog için ürün fotoğrafları çekerken halimi görmelisiniz;) gözlerimi kapatarak fotoğraf çekiyorum hehe blog temasını 3 kolonlu seçmemin nedenide bu simetri manyaklığı işte, ama sayfanın en üstündeki dallı budaklı o şekile bakmamak için elimden geleni yapıyorum. yoksa o şekle bir dalarsam 3 saat simetriğini oluşturmaya çalışırım kafamda. simyaser sende cidden manyakmışsın demeyin sakın benden beterleri var yazdıkları her kelimenin tersinide yanına yazıyorlar ( simyaser resaymis) neyse çenem düştü gene

3-aşırı azimli bir insanım, eğer bir şeyi çok istemişsem elde edene kadar çalışır didinir dururum asla peşini bırakmam.

4- duvarlara asılan ya da masanın üstüne felan konan fotoğrafların olduğu bir evde asla yalnız kalamam ve yalnız olmasamda o evde gece kalamam. resimlerin canlanacağını sanıyorum :)) o yüzden çok özensemde hiç bir zaman duvarları posterli bir odam olmadı ya da hiç bir zaman sevdiğim insanların fotoğraflarını çerçeveletip masama koyamadım.

5-kapalı yerde kalma korkumda var ;(
ama öle sinema salonu, metro, mağaza ... gibi geniş alanlarda tutan bir korku değil bu. Daha dar alanlarda sıkışıp kurtulamama korkusu. örneğin ranzalı yataklar olur yaa işte onun alt kısmında yatamam, kampta çadırda kalamam, küçük asansörlere binemem...

6-beğendiğim ürünleri depolamak gibi sevmediğim bir yönüm var mesela sevdiğim bir allığın bir tanesini her gün kullanımla en erken 2 yılda bitirebileceğimi bilsemde gider aynı allığın ikincisinide alırım.

7-hayal gücü ve yaratıcılığı oldukça yüksek bir insanım. Olmadık yerde olmadık şeyleri düşünüp uygulamaya sokabilirim.

Cuma, Ağustos 21, 2009

she powder me sweet allık

uzzuuuuunca bir aradan sonra tekrar merhaba!
ne zamandır yazamasamda aklım hep bloğumda, hiç uğramadığımı sanmayın sakın.
her ne kadar şu sıralar makyaj yapamasamda dolabımda boynunu bükmüş usulca bana bakan şirinlerime dayanamıyorum ara sıra çıkartıyorum aynanın karşısına, sürüp sürüştürüyorum. işte o şirinlerden biride bu. İnsan dolabında şu allığı görürde sürmek için can atmaz mı? :)
she nin far ve göz kalemi dışında bütün ürünlerini severim, hele de bu allığa bayılıyorum. rengi, simlerinin oranı, kalıcılığı, tende dağılımı yani tam 4-4 lük bir allık. normalde simli allıklara karşı bir ön yargım var kendime yakıştıramam bir türlü ama buna bayılıyorum.
kutusunun şekerliğinden bahsetmiyorum bile...:)


parmakla azıcık alınıp elin üstüne sürülmüş hali. alttaki resimde simler daha belirgin. Bu arada bendeki 2 numara peach rengi.

Cuma, Ağustos 14, 2009

Hacettepe Üniversitesi - Beytepe'de Yaşam

Yakın bir zaman önce öss sonuşları açıklandı kazanan kazanamayan herkesi tebrik ediyorum. Bende geçen sene öss ye giren tayfadandım şükrediyorum ki o sıkıcı döneme sadece 1 yılımı verdim. Bana kazandırdıkları olduğu kadar benden götürdükleride olsada şuan mutluyum Hacettepe Üniversitesi'nde hedeflerim içinde olan bir bölümü kazandım. Geçirmiş olduğum bu bir yıl neticesinde anladım ki doğru bir seçim yapmışım her ne kadar bu yılımı hazırlık okulunda geçirmiş olsamda okulum ve bölümümle ilgili çok şey öğrendim ve tecrübelerimi bu sene yeni kazanan arkadaşlar vardır, burdan okur diye paylaşmak istedim...



Beytepe kampüsünün orta kısmında yer alan Atatürk Heykeli


Öncelikle şunu belirteyim Hacettepe üniversitesi 2 kampüse sahiptir; sağlık bilimleriyle ilgili bölümlerin olduğu merkez kampüsü sıhıyede, diğer bölümlerin bulunduğu kampüs ise beytepededir. her ne kadar adı merkez kampüsü olsada 5 bina ve hastaneden oluşur. bu bakımdan beytepe kampüsü daha şanslıdır daha geniş bir alanda her bölümün ayrı binaları vardır ve geniş ormalarıda gezilip görülmeye değerdir(okulun öğrencisi olmasanızda gelip görmenizi şahsen tavsiye ederim. Ben beytepe kampüsünde olduğum için merkez kampüsü hakkında daha fazla yorum yapamıyorum ve yazdıklarımıda bu yönde dikkate alırsanız sevinirim:)



Beytepe den bir görünüş: sağ üstteki yüksek bina rektörlük onun altındaki küçük bina medikol sağlık merkezi, ön plandaki L şeklindeki ise bam(beytepe alışveriş merkezi)


Sevgili Hacettepeli arkadaşım:)

emin ol ki doğru bir seçim yaptın hacettepeli olmak ve hacettepede eğitim almak başarıyı daima sana yakın tutacaktır. Başarıya ulaşmaksa senin gayretine bağlıdır. ben okulu kazandığımı öğrendiğim dönemde yani geçen sene bu zamanlar sanki tekrar öss ye girecekmiş gibi heyecanlıydım okulum nasıldı, eğitmenler nasıldı, okulun ortamı nasıldı, uyum sağlıyabilecekmiydim bu sorular daima benleydi ama korkulacak hiç birşey yokmuş.

Hacettepe şenliklerinin yapıldığı alan


Önümüzdeki günlerde üniversite rektörlüğü tarafından evinize sarı bir zarf gönderilecek o zarfta kayıt ile ilgili bilgiler bulunacak ve birde eylülün 8-11 tarihleri arasında yapılacak ingilizce yeterlilik sınavı ile ilgili bilgiler buraya kadar bir problem yok. bu bilgiler ışığında gerekli işlemleri yapmanız gerekli sadece. büyük bir ihtimalle kaydınız yıldız amfi denen amfilerin bulunduğu binada yapılacaktır. önceden gidip görmek isteyenler bu şekilde kayıt yaptıracakları binayıda görebilirler.


veeee okulun ilk günü... ben okula ilk gittiğim zamanlar en büyük sıkıntım kampüsün içinde kaybolma korkusuydu:D eğer sizinde böle bir sıkıntınız olursa etrafınızdakilere sorun korkmayın benim gibi;) okul öğrencilerinin %90 ı size ellerinden gelen yardımı yapacaklardır, çünkü onlarda bu ilk çömezlik döneminden geçti bir zamanlar:P . diğer %10 luk kısmı sizin gibi yeni gelmiş olacağında pek bir yardımı olamayacaktır. Hacettepe sosyal faliyetler bakımından kendini oldukça geliştirmiş bir okuldur, arkadaş bulma konusunda sıkıntı çekmiyeceksiniz ve size sezdirmeden yavaş yavaş sosyal ortamına çekicektir hacettepe hiç merak etmeyin.


Beytepe de kış :P


birde gelelim canım okulumun iyi yönlerine ve kötü yönlerine önce kötülerden başlıyayım. Hacettepe Üniversitesinin kampüsü olan beytepe kampüsü şehir içinden biraz uzak bir mesafede bulunur. 45dk lık bir otobüs yolculuğu sonrasında hacettepe nin ana kapısına gelirsiniz ve nizamiyede kimlik kontrolleri yapıldıktan sonra bir 3 km lik yolun ardından anca beytepe kampüsüne ulaşmış olursunuz. eee böylesine bir uzaklığın neticesinde bazı durumlar oluşmuyor değil tabi bunlardan biri meşhur beytepe soğuğu. şöyle söyleyeyim hava durumunda ankara kaç dereceyse beytepe ondan 5 derece daha düşük bir sıcaklığa sahiptir. O nedenle eğer sıcak bölgelerden kazanıp buraya gelecek olan varsa yazlıkları memleketinde bıraksın ve buraya gelip bol bol kazak, mont, bot tarzı şeyler alsın. hele de kazandığınız bölüm psikoloji, sosyoloji, tarih, ing. dil ve edebiyatı gibi edebiyat fakültesine bağlı bir bölümse sene boyunca montla oturmak zorunda kalacağınızı söyleyebilirim çünkü edebiyat fakültesini hiç bir zaman hiç bir cihaz ısıtamaz:P yazın şu sıcak günlerinde bile edebiyat fakültesinin o piramit vari yapısındaki herhangi bir sınıf maximum 20 derece felandır. şaka yapmıyorum gelince anlayacaksınız:)) ve edebiyat fakültesinde herhangi bir bölümü okuyacak arkadaşlara bir uyarı daha 3. sınıfa geldiğinizde bile edb. fakültesinin binasında kaybolmanız muhtemeldir çünkü kendisi birleşik binalardan oluşan ve ara geçitleri bulunan piramitimsi bir yapıya sahiptir. yapının tamamını avucunun içi gibi bilen henüz yoktur:))





meşhur beytepe otobüs kuyruğu fotoğrafa aldanmayın kuyruğun bunun 5 katı uzadığı zamanlar olmuştur:)




neyse gelelim canım okulumun bir diğer olumsuz yönüne; sıra beklemek. Öğrenim hayatım bittiğinde Hacettepe diyince aklıma direk bu gelecek heralde çünkü gerçekten Beytepe nin en büyük sorunu... 4 saat boyunca ziraat bankasının beytepe şubesinde ayakta sıra beklediğimi bilirim. keşke sıra beklemek sadece böle arada sırada gidilen bankadır kırtasiyedir vs yerlerde olsaydı ama ne yazık ki okuldan şehre gitmek istediğinizde 500 metreyi bulan otobüs kuyruklarına girmek zorunda kalabilirsiniz. aynı durum şehirden yani sıhıyeden beytepeye gidecekler içinde geçerlidir. ben başka yerden giderim felan diye düşünmeyin sakın okula giden tek otobüs hattı 230 numaralı sıhıye-beytepe hattıdır. dolmuşla giderim derseniz onunda durumu pek farklı değil. ancak kazan turizmin beytepe servisleri bu yoğunluğu biraz hafifletiyor.



yeni yerleşen arkadaşlar için bir küçük uyarı daha, kayıt sırasında size verilecek olan hacettepe öğrenci kimliğinizi sakın yanınızdan ayımayın. neden ayırmamanız gerektiğini burda detaylıca anlatırdım ama yazı epeyce uzardı o nedenle yazmıyorum siz sadece o kartı bir parçanız gibi bilin yeter:)


(Beytepe den bir görünüş)


iyi yönlerine gelince Hacettepe verdiği eğitimler sayesinde Türkiye nin sayılı üniversitelerinden biri olmuştur, avrupada derecelendirmelerde adı geçen bir üniversitedir bu nedenle sizi iyi yetiştirip yetiştiremeyeceğinden şüphe etmemenizi öneririm. Gerçek anlamda iyi bir yerlere gelmek isteyenlere daima daha iyisini verebilecek kapasitededir Hacettepe. Her iki kampüsünde bulunan kütüphaneleri iyi kaynaklara ve anlayışlı çalışanlara sahiptir. (kendimi tatil köyü tanıtır gibi hissettim:D töbe töbe) neyse ben daha fazla anlatmıyayım siz gelin görün arkadaşlar bu konuyla ilgili her türlü sorularınızı, merak ettiklerinizi, teredütte kaldıklarınızı bana sorabilirsiniz elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.



ve son olarak her ne kadar sabahları 6 da kalkıp uzun uzun kuyruklar beklememe neden olsada, ve evimle arasında 2.5 saatlik bir mesafe bulunmasından dolayı günde otobüste geçirdiğim saat dilminin toplam 5 saat olmasının sebebi olsada, 8 ay boyunca kışı iliklerime kadar hissetmemi sağlasada, sınavlarının zorluğuyla beni çileden çıkarsada ben seviyorum okulumu. ve eminim 4 yıl boyuncada sevmeye devam edicem.
tekrar görüşene dek sevgiyle kalın...


Salı, Ağustos 11, 2009

Bir Alışveriş Günü

bugün alışverişteydim bir bilseniz ne ciciler aldım hepsini tek tek fotoğraflamak isterdim ama çok üşendim sadece takıları çektim bıraktım. İnanılmaz indirimler vardı tek tek anlatcam size ama önce takılarım...


en güzel indirimler claire's teydi ojelerde, rujlarda, eyelinerlarda %50 indirim vardı. takılardaysa seçili ürünlerde %70 e varan indirimler vardı. içeri girince kendimi kaybettim resmen inanın ne yana baktım neleri inceledim hiç hatırlamıyorum:) sadece kasadaki bayanın espri olarak 3 aylık kozmetik alışverişinizi yaptınız heralde dediğini hatırlıyorum:D gelse bizim evi görse ne der acep:D takı olarak orta kısımda üstteki küpeleri ordan aldım normalde fiyatı 20 liraydı ama %70 indirimliydi. inanılmaz çok sevdim benim kulaklarım hafif etli bir yapıya sahip o yüzden her küpe yakışmaz ama rengarenk her kıyafetimle uydurabileceğim şeker şeyler çok güzel oldu.
euromoda yada uğradım hiç bir yerde indirim yazısı felan yoktu ama bir iki şey alırım diye girdim içeri altın sarısı minik kalp şeklindeki küpelerle bal rengi bilezikleri alıp kasaya yöneldim, kasiyer aldığım ürünlerin yarı fiyatını söyledi ve %50 indirim var hanfendi dedi;) euromoda yı kınıyorum madem indirim var insan vitrinine yazar, gazetelerde reklam verir hiç olmazsa mağazada ürünlerin üzerine yazar yahu. neyse normal fiyatları küpeler 2tl bileklikler 0,4tl olan takılarımı yarı fiyatına aldım çıktım. (bu arada şu ince bilekliklerden sonunda kendime en uygun renkte olanını buldum:)
koton ve win-max ede baktım. biliyorsunuz win-max kotonun alt markası ucuzluğuyla bilinir ama ne gezeeer. bugün gördüm ki win-max koton dan daha pahalı. kotonda t-shirtler 15 tl filandı ama win-max te daha basit ürünler olmasına rağmen fiyatlar 20 liradan başlıyordu. bende koton dan 2 adet t-shirt kaptım hemen;) win-max tende boş çıkmıyım bari diye fotoğrafta soldaki küpeyi aldım. beklemediğim kadar yakıştırdım kendime ama birazcık ağırlar.
mango outletlerde hala indirim vardı pek t-shirt ve kot kalmamıştı ama elbiseler müthişti 120 liralık elbiseler 15-30tl fiyat aralığına inmişti. benim uğradığım şubesi ankara forumdaki gitmek isteyenlere duyurulur bu şubedeki ürünler kolay kolay tükenmiyor ;) ordanda 15 tl ye bir elbise aldım annem hala o elbiseyi o fiyata aldığıma inanamıyor.
lc waikiki yede gittim vitrinde kocaman %50 indirim yazmasına rağmen mağazada %50 indirimde olan hiç bir şey yoktu. maximum %20 indirimler vardı çok sinir oldum üstelik lc waikiki bunu hep yapıyor. sinir olmama rağmen ordanda 20 tlye lacivert renk keten pantolon aldım ama hala içime sinmedi.
de facto da her sezon sonu yaptığı gibi 3al 2 öde ya da 1 alana 1 bedava kampanyalarını başlatmış ama yemezler dilim yandı bir kere. o kampanyadan aldığım t-shirtler bir yıkama sonrası çöplüğe uğurlandı. de facto dan hiç bişi almadım
collezione da ilk defa beğendiğim birşey bulamadım mağaza zaten bir tuhaftı sanki yarım saatliğine bütün fiyatları yarıya çekmişlerde insanlar mağazaya doluşmuş her yeri dağıtmış sonra çekip gitmişler gibiydi. girmemle çıkmam bir oldu.
realde she standı var biliyorsunuz orayda gittim she'lerden çok cici şeyler kaptım kullandıktan sonra yorumlarım sizlerle olucak.
işte aklımda kalanlar bunlar umarım işinize yarar bişiler bulmuşsunuzdur bu yazımda.
sevgiler...

Pazartesi, Ağustos 10, 2009

cecile high light concealer

kısa bir aradan sonra yine simyaserlesiniz;)
biliyorum yazmayalı nerdeyse bir hafta olcak ama anlayışla karşılamanızı umuyorum kızlar çünkü bir ay sonra önemli bir sınava gircem :S ve ona çalışıyorum bu aralar. dua edin benim için olur mu, bilgi kadar şansa da ihtiyacım var ne yazık ki ;(
neyse gelelim bugünkü konumuza. bloğumun geçmişine şöle bir göz attım ki uzun bir süredir makyaj ürünleri yerine cilt bakım ürünlerine ağırlık vermişim. Durumu fark edince makyaj masamın önünde bittim hemen ve en sevdiğim ürünlerden birini anlatayım dedim.


Cecile High Light Concealer en beğendiğim kapatıcım:) her ne kadar bu fotoğrafta son zamanlarda okuduğum kitabım Kraliçenin Soytarısını görsenizde aslında o ürünün fotoğrafını daha ii çekebilmek için kullanıldı. Concealer ın dışı beyaz olduğu için fotoğrafını çekerken çok zorlandım, ışığı bir türlü ayarlayamadım resmen güreştim makineyle ama elbette galip gelen ben oldum;)

bu concealerı neden bu kadar çok beğeniyorum, kozmetik dünyasında daha nice inciler varken neden bu? öncelikle şunu belirtmeliyim yaptığım makyajlarda benim için en önemli olan şey doğallık, cildime sürdüğüm hiç bir şey ben burdayım dememeli, insanlar mimiklerime dikkat etmeyi bırakıp yüzüme neler sürmüş olduğumla ilgilenmemeli... (gece makyajları söz konusu değildir:D ) işte bu kapatıcıda ben bunu buldum ne kadar yoğun yapıda olsada, ne kadar yoğun bir kapatma özelliği olsada yüzde anlaşılması pek kolay değil.



kapatıcılardaki en büyük sıkıntılarımızdan biri sürdükten bir kaç saat sonra çizgi çizgi olması. ancak bu kapatıcıda böle bir sıkıntı yok. hem kapatıcı hem aydınlatıcı olarak kullanılabiliyor. 5 rengi var bendeki 2 numarası ve neredeyse tenimle aynı renk. fotoğraftada anlaşılsın diye elimin üstüne pembe renk küçük bir şerit koydum, şeritin alt kısmında kapatıcı kullanıldı, üst kısmı normal elim:)


kapatıcının dış kabını görünce bu nasıl kullanılıyo ki diyenler olabilir ama merak etmeyin hiç bir zorluğu yok. eskiden kullandığımız dolma kalemler gibi; alt kısmını çeviriyorsunuz üst kısmından ürün çıkıyor. Böle bir özelliği olması benim için bir artı çünkü diğer kapatıcılara nazaran çok daha steril. ben 17 tl ye sıradan bir kozmetikçiden aldım ama başka yerlerde daha uygun fiyata bulunabilir.
son olarak unutmayın sevgili okuyucular düşünceleriniz, tavsiyeleriniz, eleştirileriniz benim için çok önemli. minik bir yorumla bunları bana iletebilirsiniz.
şimdilik benden bu kadar, tekrar görüşene dek sevgiyle kalın.

Çarşamba, Ağustos 05, 2009

Body Shop yosun matlaştırıcı gündüz kremi

Son zamanlarda body shop ürünlerine sarmış durumdayım. genel olarak bir çok ürününden memnunum ama bir kaçı var ki beni kendilerine hayran bırakmayı başardılar. bunlardan biri daha önce sizlere bahsettiğim c vitamini göz kremi diğeri ise görmüş olduğunuz matlaştırıcı gündüz kremi.

Oldukça hafif bir hapısı var, nemlendirme konusunda da başarılı, matlaştırmaya gelince; sürdükten sonraki 3-4 saat mat görüntüyü koruyor ama daha fazla bir şey beklemeyin. bu benim için yeterli bir süre normalde margarine bulanmış gibi bir suratım olduğundan bu kremin varlığına şükrediyorum. ayrıca bir de şu var terlemeyle kremin etkisi büyük ölçüde gidiyor. eğer sizde benim gibi yüzünden terliyebilen bir insansanız :S (hele de yazın en sıcak şu günlerinde) bu tarz kremlerden fazla bir şey beklemeyin derim.
birazda eksik yanlarından söz edeyim; öncelikle spf korumasının olmaması büyük bir eksi ve kişisel fikrim biraz daha vitaminlerle zenginleştirilmiş olsaydı daha iyi olurdu. matlaştırıyor ve nemlendiriyor iyi güzel ama bakım nerde???
fiyatına gelince, 30 tl gibi bir nemlendirici için oldukça uygun bir fiyata body shop mağazalarından temin edebilirsiniz.

Pazartesi, Ağustos 03, 2009

Hoş bir değişiklik:)

Bugün bloğumu biraz renklendirmek istedim. İtiraf ediyorum baya zorlandım ama şikayet ediyorum sanmayın. Bloğumla ilgilenmekten çok zevk alıyorum:)
Biliyorsunuz siz değerli okuyucularımın fikirleride benim için çok değerli. temam hakkındaki görüşlerinizi yandaki ankete katılarak gösterebilir ya da bu yazıma yorum yaparak eleştilerinizi bana ulaştırabilirsiniz. umarım beğenmişsinizdir:)
Tekrar görüşene dek sevgiyle kalın:)

Golden Rose yeşil oje

Biliyorum ojede pek sık kullandığımız bir renk değildir yeşil, ama eğer sizde benim gibi 'tırnağıma süremeyeceğim hiçbir renk yoktur.' diyorsanız buyrun sizi yazının devamına alayım.


yeşil ojelerim içinde en çok bunu beğeniyorum. Sanki bütün yeşillerle uyumlu duruyormuş gibi geliyor bana. Golden rose parisin 37 numarası, hafif sedefli bir yapısı var ama ben burdayım diyecek kadar değil:). ben golden rose un ojelerini severim ama bazı renklerde renk verme problemi olmuyor değil. onun dışında yapısı ve sürümü oldukça güzel. bu renk dünkü postda da söylediğim gibi kajal 12 nolu kalem ile inanılmaz uyumlu duruyor. (benim gibi uyum meraklılarına duyurulur)

bu arada vücudumdan görebildiğiniz ilk parça kocaman bir el olsun istemezdim ama öle denk geldi işte;) bakalım sırada ne var...

Pazar, Ağustos 02, 2009

göz kalemleri-2-

Acil olarak bir yere yetişmem gerektiğinde her daim kurtarıcım olurlar. Göz kapağımın altına üstüne sürer far gibi dağıtır, fazlalıkları alır ve bitiririm göz makyajımı. Tabi ki göz içine siyah kalemimi sürmeyide unutmam:)



ama her göz kalemiyle bunları yapmak ne yazık ki mümkün olmuyor. ya sürdüğünüz yerde istediğiniz gibi dağılmıyor ya da daha siz dağıtıp düzeltmeden o kendi akıyor bile(burda biraz abarttım galiba:D) bu konuda en başarılı bulduğum göz kalemi cecile all day performance kalemi elbette ama bugün performansı cecile kadar iyi olan bir başka kalemi anlatmak istiyorum.




kajal waterproof göz kalemi. Ne yazık ki her yerde bulunabilen bir marka değil bu. küçük kozmetik mağazalarında ya da real, kipa gibi marketlerin kozmetik reyonlarında bulunabiliyor 2,5 lira gibi uygun bir fiyatta. Kendisinden beklenmeyecek bir başarıya sahipler. Dağılma, bulaşma vs. vs. yok. çok simli değiller gün içinde rahatlıkla kullanılabilir. tek bir kötü yanı var göz içine çekilmiyor. eee napalım canım o kadarda oluversin:)




diğer bir kalem de she nin ama kajal için söylediklerimi ne yazık ki bunun için söyleyemeyeceğim. o kadar büyük simleri var ki göze kaçtımı resmen ağlatıyor. özellikle benim gibi lens kullananlar ne demek istediğimi anlayacaktır. kajal ın kalemlerinde sim yok ama sedefli bir yapıları var. hani şu bildiğimiz flormarın kalemleri gibi mat değil. onunla beraber fotoğraf çektim ki ne demek istediğim anlaşılsın.
bu fotoğrafları çekerken bir şey gözüme takıldı, son kullanma tarihleri... kajalda 36 ay iken she ve flormar da 24 ay. bu sizin için bir artı mıdır eksi midir bilmem ama benim gibi evi depolama merkezi gibi görenler için kocaman bir artı.
bir de yarın yazacağım yazı hakkında kopya vereyim. fotoğrafta gördüğünüz kajal ın 12 nolu kalemiyle uyum içinde dans eden en sevdiğim yeşil ojem yarın sizlerle olucak:)
tekrar görüşene dek sevgiyle kalın...

Cumartesi, Ağustos 01, 2009

OLAY Complete Care gece kremi

şimdiye kadar kullandığınız cilt bakım ürünlerinden, hiç birini beğenmediğiniz marka hangisi diye sorsalar hiç düşünmeden OLAY derim. Tüm samimiyetimle söylüyorum ürünler ya etkisiz eleman gibi hiçbir etkisi yok ya da cilde aşırı zarar veriyor. şimdiye kadar köpüren temizleme mendillerini, gentle cleansers temizleme jelini, güzellik losyonunu, ışıltı verici kremini ve son olarak bu gece kremini kullandım.




köpüren temizleme mendilleri ve temizleme jeli hiç bir etkiye sahip değil cildi kirden ve makyaj kalıntılarından arındırıp duru bir görüntü vaad ediyorlar ancak yüzümü bebek şampuanıyla yıkasam daha arınmış bir görüntü elde edeceğim kesin:P güzellik losyonunu 5 gün kadar kullandım özellikle alın bölgemde olmak üzere kızarıklık ve pütürlü bir görüntüye neden oldu. ışıltı verici kremi bir arkadaşımda kullandım hayatımda ilk kez yüzümde komedonlar oluştu.
Gelelim bu son maceram, complete care gece kremi. şimdiye kadar kullandığım ürünlerinden en zarar vereni ne yazık ki buydu. sadece 3 gün kullandım. 3. günün sabahı yanak bölgesinde inanılmaz bir kaşıntı ve yanma hissi ve doğal olarak kızarıklık... yüzümü neyle yıkarsam yıkıyayım 1 hafta boyunca bu şikayetlerim geçmedi. bir haftanın sonundada 3 adet komedonu hatıra bıraktı bana :S hassas bir cildim olmamasına rağmen bu etkilere maruz kaldıysam diğer türlü nolurdum acaba
bir daha olay ürünlerini bırakın kullanmak görmek bile istemiyorum. ama anlayamadığım bir şey var bir mağazaya girdiğimde satış elemanlarına şu ürünü istiyorum dediğimde direk olarak yok o ürün pek iyi değil size OLAY dan bişey verelim diyorlar. defalarca kez aynı şeyi yaşadım ya satış elemanları ellerinde kalan ürünü satmaya çalışıyor ya da OLAY gerçekten göz boyama konusunda çok başarılı.
postu bitirmeden önde tekrar söylemek istiyorum. yorumlarım tamamıyle kendi deneyimlerime dayanmaktadır. bununla birlikte sadece kendim değil yakın arkadaşlarım, yengem ve kuzenlerimle birlikte kullanıp gözlemlediğimiz etkileri siz değerli okuyucumlarla paylaşıyorum. bahsettiğim ürünleri kullanıp çok memnun kalanlarda olabilir. lütfen yorumlarını esirgemesinler, her daim her türlü eleştirilerinize açığım.
tekrar görüşene dek bakımlı ve sevgiyle kalın:)