Çarşamba, Eylül 30, 2009

Beklenen kitap çıkmışta haberimiz yokmuş


Philippa Gregory nin boleyn serisinindeki son kitabı çıkmış nasıl merak ediyorum anlatamam ama ben daha serinin üçüncü kitabını Bakirenin Aşığı'nı okuyorum. Okuyorumdan ziyade her 50 sayfada bir yarım bırakıp başka bir kitabı okuyup sıkılınca buna geçiyorum. Aslında ilk iki kitabı bir solukta okuyup bitirmiştim ama 3. sü aynı etkiyi yaratmadı. Bakalım, 5. ye gelene kadar heycan böle düşerse boleyn seriside gözümden düşer Philippa haberin olsun, dermişim:D

Salı, Eylül 29, 2009

Vizyondaki 2 korku filmi Veba - Şeytanın Oteli 2

Tanrıııım ne kadar üşengecim ben böle neredeyse 1 buçuk haftadır şu yazıyı yazıcam ama erteleye erteleye geldik bu günlere. Efem vizyona üst üste iki tane korku filmi girerde simyaser durur mu koşar gider tabi. Önce sırf merakımdan vebaya gittim malum ikinci seçeneğimiz şeytanın oteli 2 yi ilk filminden nasıl bişi olabileceğini tahmin ettim.




Biliyorsunuz son zamanlarda bi dolu korku filmi ortalıkta boy gösteriyor (:D bu nedemekse) ama hepsini toplasanız doğru düzgün bir korku filmi etmiyor. (elbetteki Orphan ı tenzih ediyorum:) Ne yazık ki Veba da bunlardan biri oldu benim için. Doğru düzgün bir korku sahnesi bile yooook sadece ses efektleriyle korkutmaya çalışmışlar insanları desem yeridir, öle bir ses efekti koymuşlar ki adam alt tarafı kapıyı açıyor zannedersiniz 18 katlı bina yıkılıyor töbe töbe ( kabul ediyorum biraz abarttım:) Hadi korku sahnelerini de geçtim filmde herşeyin ucu açık kalıyor merak ediyorsunuz şu adam öldümü, şu kadına noldu ki... ama o merak edilen yerlere asla gelinmiyor. Filmin orjinal adı Carriers ve sağolsunlar bizde Veba diye adlandırmayı uygun görmüşler :S ama aslında filmdeki veba değil belirtileri vebaya çok benzeyen virütik bir hastalık. Bu film hele de yakın zamanda izlediğimiz bir başka salgın hastalığı konu edinen korku filmi Rec in yanında solda sıfır kalır. Son olarak yetti artık şu sıradan salgın hastalık filmleri ve anladım ki bu iş parayla değil zekayla olur diyerek bitiriyorum. Geçiyorum diğer filme...





Şeytanın Oteli 1 yi izlemediyseniz eğer, bu filmi anlamanız ve beğenmeniz pek mümkün değil, çünkü tam anlamıyla birincisinin devamı niteliğinde. İlk filmi ben vasat bulmuştum bunun içinse vasatın biraz üstünde diyebilirim. Daha merak uyandırıcı, daha heyecan verici, daha gerici... film hakkında yapılan yorumları okurken bir arkadaş 'birinci filme göre her bakımdan kendilerini geliştirmişler' demiş çokta güzel demiş. Bu sefer üşengeçliğimin esiri olup kısa bir özet geçmek yerine fragmanları ekliyorum. Affedin beni...

ha bu arada birde ımdb puanlarına bakalım;
carriers henüz 485 kişi tarafından oylanmış puanı 7.2 benim puanım 5
şeytanın oteli 2 ise 1022 kişi tarafından oylanmış puanı 6.2 benim puanım 6
2010 da şeytanın oteli 3 te geliyormuş haberiniz ola.

Pazartesi, Eylül 21, 2009

Şu rüyanın anlamını bilen varsa beri gelsin, beni bu dertten kurtarsın:(

Çok dertliyim arkadaşlar çok:( bundan 2-3 gün önce tuhaf bir rüya gördüm ve hiç bir kitaptan, korku filminden ya da perili ruhlu hikayeden etkilenmediğim kadar etkilendim. resmen paranoyak oldum her tarafı inceliyorum, günde 50 kez gidip dış kapının dürbününden bakıp geri içeri geliyorum (rüyayı anlattığım kısmı okuyunca daha iyi anlayacaksınız bunun nedenini) ve en önemlisi yalnız kalamıyorum. rüya bizim evimizde geçiyor eşyalarımız felan neredeyse tamamen aynı anlattıklarımı daha iyi anlamanız için bir de şöle küçük bir plan gibi birşey ekliyorum ki evin şeklini benimseyin.


---dış kapı-------aralık----
__salon____________MUTFAK''''balkon


Aralık diye yazdığım kısım yukarı doğru uzanan 1 metrekarelik bir alan bu aralığın sağ tarafında annemlerin yatak odası sol tarafında ise minik bir banyo var. salon yazdığım kısım aslında salonun giriş kısmı, alta doğru uzuyan bir salon. dış kapıdan içeri girdiğinizde sola doğru dönüp koridoru dümdüz gittiğinizde ise önce mutfağa giriyorsunuz ardındanda balkon kapısıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. benim yarım yamalak Türkçemle anlatabildim umarım.

gelelim şimdi rüyaya. Ben evde yalnızım ve kapı çalınıyor açmak için kalkıyorum o sırada pencereye gözüm takılıyor hava kararmaya başlamış. kapıya geliyorum dürbünden kim olduğuna bakıyorum ama adam o kadar uzun ki dürbünden yüzünü göremiyorum sadece üzerinde siyah mont olan upuzun bir adam olduğunu görebiliyorum. kapıyı açmıyorum kimo! diye bir kaç ses sesleniyorum ama çıt yok. Bu sırada dürbünden bakmaya devam ediyorum. adam kenara çekiliyor ve görüyorum ki arkasında kızıl saçlı cüce bir kadın varmış şaşırıyorum ama kadınında yüzünü tam seçemiyorum. o sırada kendinden emin bir erkek sesi 'aç kapıyı' diyor ben 'açmıycam' diyorum. biraz daha dürbünden izliyorum onları giderler birazdan diye düşünüyorum. ama uzun boylu adam gene eski yerini alıyor ve başlıyor dürbüne bişiler sokuşturmaya ben panikliyorum ve hemen telefona koşup 155i arıyorum. Ev telefonumuz görüntülü olmamasına rağmen ben 155teki kadınla görüntülü olarak konuşuyorum ve eve birilerinin girmeye çalıştığını bir ekip yollamalarını rica ettiğimi söyleyip adresi vcriyorum ve kapatıyorum. telefonu kapattıktan sonra evde bir yerlere saklanmayı düşünüyorum ama hiçbir yer bulamıyorum en sonunda aralık diye yazdığım yere girip oraya çömeliyorum ara ara kafamı koridora uzatıp kapıya bakıyorum çünkü adam kapıyı kurcalamaya devam ediyor. Nasıl olsa çelik kapı kıramaz yauw diye avutuyorum kendimi bir taraftanda ayetel kürsi okumaya başlıyorum ama telaştan hep yarıda kesip surenin başına dönüyorum. bu sırada adam kapıda bir delik açıyor elini ordan içeri sokuyor kafamı uzattığımda elinde susturuculu bir tabanca olduğunu görüyorum balkona kaçmayı deniyorum defalarca ama gidemiyorum çünkü silahını tam o tarafa çevirmiş bekliyor ortaya çıkmamı. bu sırada hala kapıyla uğraşıyorlar seslerden anlıyorum ki kalabalıklar nerde kaldı bu polisler diye kızıyorum kendi kendime panikle. en sonunda kapıyı kırıyorlar bir kaç kişi evin içine giriyor. ben olduğum yerde dizlerimin üstüne çöküyorum 'bitti artık' diyorum kendi kendime 'buraya kadarmış'. uzun boylu adam elinde silahla gelip önümde dikeliyor ben kafamı kaldırıp yüzüne bakıyorum ama adam beni farketmiyor kafasını içeri uzatıp aralığa açılan odalara; annemin yatak odasına ve banyoya bakıyor ama ayaklarının ucunda duran beni görmüyor. O sırada diğer adamlar 'evde yok, kaçmış kız' diyorlar. ben kendi kendime söyleniyorum 'bunlar niye beni görmüyor ki? nereye saklandım acaba? nasıl beni görmüyorlar?' diyorum. ve uyanıyorum...
O kadar gerçekçiydiki hala en ufak detayına kadar hatırlıyorum sanki gerçekten yaşamışım gibi. daha öncede tuhaf rüyalar gördüm ama hiç biri bu kadar etkilememişti beni. resmen uykularım kaçıyor. manalar çıkarmaya çalışıyorum ama yok yok yok havanın akşam üzeri olması, dev gibi bir adamın arkasından cüce bir kadını görmem, adımdan daha iyi ezbere bildiğim üstelik hayatımdaki tüm panik anlarımda dilimden dökülen ayetel kürsiyi yarıda kesip okuyamamam, adamların beni görememesi... bunların hepsinin bir anlamı olmalı ama neee??? bi fikri olan beri gelsin.
Çünkü ben hayırlı bir şey olmasına dua etmekten başka bir şey yapamıyorum:(((

Pazar, Eylül 20, 2009

İYİ BAYRAMLAAAR:))


Ne çabuk bitti ramazan, ne çabuk geldi bayram anlayamadım doğrusu ama hoş geldi sefalar getirdi. herkese sevdikleriyle birlikte mutlu, huzurlu bayramlar diliyorum.


Cumartesi, Eylül 12, 2009

Body Shop Blush Trio

Duymayan kaldı mı bilmiyorum ama ben gene de söyliyeyim. Şu sıralar tüm body shop makyaj ürünlerinde 2 al 1 öde kampanyası var kampanyaya şuradaki tüm ürünler dahil ilgilenenlere duyurulur. Bende kampanyadan faydalanarak yeni çıkan makyaj serisindeki 3 lü allıklardan 2 numarasını (warm sunset) aldım zaten daha fotoğraflardan kestirmiştim gözüme:P Birde bu serinin rujlarını denemek istiyordum ama yakından pekte beğenmedim kendilerini. Allığa gelinceee bakalım fotoğraflara nasıl bişeymiş.




Gördüğünüz gibi benim koca elimin avuç içini doldurur boyutlarda. 36 aylık bir kullanım süresi var ama bu allığı her gün sürsek anca 36 aya biter heralde. bildiğiniz pudra gibi mübarek :) oldukçada pigmentli fırçayı değdirmeniz yeterli demem gerekirdi ama fırçayı dikkatli değdirmek gerek diyorum çünkü o bile fazla gelebiliyor. Mat bir allık değil ama günlük kullanıma uygun, çok minik ışıltıları var. Şaşırtıcı derecede kalıcı hiç tazeleme gereği duymadım.

Üstteki fotoğrafa göre en üstteki koyu renk orta parmağımda, sağdaki en açık renk işaret parmağımda, soldaki renk yüzük parmağımda, üçünün karışımı küçük parmağımda.



Ben en çok orta parmağımdaki rengi sevdim, farklı bir duruşu var.

Peki bu allığı kimlere tavsiye ederim? -özellikle esmer tenlilere ve allıkta abartılı ışıltı aramayanlara...

Az daha unutuyordum body shop bir de 12-13 Eylül tarihlerinde geçerli olmak üzere yani bu hafta sonu tüm cilt bakım ürünlerinde %30 indirim yapmış. Bayram öncesi eksiğimiz kalmasın diye;) Haberiniz ola.

Cuma, Eylül 11, 2009

Avon alışverişi ve yenilikleri

Bugün biraz tembellik yapıp itsbeauty formuna koyduğum resimleri burda da kullanıcam :) bakalım avondan k10 kampanyasında neler almışım.






Fırçaları bir önceki kampanyada sipariş vermiştim ama yeni elime ulaştı, temsilcimin sorumsuzluğu sağ olsun. Rujum köpük ruj serisinden mango sorbet bayılıyorum bu renge çok esmer olmayan herkese yakışabilecek bir renk. Yakından bir bakalım...



Fırçalara gelince allık ve far fırçası tüy dökmüyorlar, kabuki daha ilk kullanımda 2-3 tane döktü. Yumuşacık değiller ama yüzü çizen cinstende değiller genel olarak idare eder. Ruj fırçasından bi tane daha almayı düşünüyorum en çok onu beğendim. Çantayıda süet çizmelerimle çok uyumlu olacaklarını düşünerek aldım, gerçekten çok uyumlu oldular severek kullanıcam.
Haa bu arada avon önümüzdeki ay spotlight adında yeni bir parfüm çıkarıyor. Ferah-oryantal grubunda bir parfüm ben çok beğendim ama benden başka kimse beğenmemiş heralde. Yorumlar hiç iç açıcı değil büyük ihtimalle deniycem bu parfümü ama kimse beğenmezse tatil günleri evde sıkar kendi kendimi koklar dururum :D şimdilik bu kadar tekrar görüşene dek sevgiyle kalın.

Salı, Eylül 08, 2009

ORPHAN (EVDEKİ DÜŞMAN)


Bildiğiniz gibi dünkü güzel haberden sonra bu filme gitmeyi tercih etmiştim Biliyorum şimdi neden son durak 4 dururken buna gittin ki diyenler çıkabilir. Ama açıkçası 3D yi felan boşverdim orphan'ı daha çok merak ettiğim için ona gittim. Filmin yorumları ve ımdb puanıda beni daha da çok heycanlandırdı. Gene de fazla umutlanmadan gitmiştim ama beklediğimden 3 kat daha güzel bir film çıktı. Helede afişteki o küçük kızın oyunculuğuna yeteneğine tek kelimeyle hayran kaldım bu kız 12 yaşındayken böyleyse büyüyünce nasıl bişi olacak acaba. minik oyuncumuzun fotoğrafınıda ekliyeyim.


Film genel olarak güzeldi ama özellikle ilk 15 dk sı ile son 45 dk sını daha da çok beğendim orta kısmı sıkıcı felan sanmayın sakın ama bahsettiğim bölümlerine nazaran daha durağan geçiyor. Son kısmına gelince beni şaşırtmayı başaran, 40 yıl düşünsem aklıma gelmeyecek şeyler çıktı ortaya ağzım bir karış açık izledim valla:)


Filmden kısa bir özetde geçmek istiyorum o yüzden filmin devamı hakkında bişiler öğrenmek istemeyenler bu paragrafı okumasın. Film 2 çocuk sahibi bir çiftin 3 çocuklarını daha doğmadan kaybetmelerinin üzüntüsüyle başlıyor. Annenin rahminin alınmasından dolayı tekrar bebek sahibi olamayacaklarını bilmekte ayrı bir üzüntü sebebidir. Bu üzüntülerini biraz olsun hafifletmek için evlat edinme kararı alırlar ve yetimhanede Esther adındaki küçük kıza hayran kalıp onu evlat edinirler. Esther i eve getirip diğer iki çocuklarıyla tanıştırırlar, her şey yolundadır ama bir müddet sonra tuhaf olaylar olmaya başlar. Esther in olduğu yerde hep tuhaf olaylar oluyor, birileri ya ölüyor ya da yaralanıyor. Esther de bir sorun var ama ne? Anne bir şeylerden şüphelenip esther in geçmişini araştırmaya başlıyor ve tuhaf bilgiler elde ediyor. esther in uzun bir süre ruh ve sinir hastalıkları kliniğinde kaldığını aslında küçük bir çocuk değil 33 yaşında bir yetişkin olduğunu ancak hormon bozukluğu nedeniyle fiziksel olarak gelişemeyip küçük bir kız gibi göründüğünü öğreniyor. Ve Esther'in gazabından kurtulmaya çalışıyor.



Kim böle şeker bir kızdan şüphelenebilir ki:)


ben geeeeldiiiim:)

Erken bir dönüş yaptım ve size çoook güzel haberler getirdim. Biliyorsunuz sınavım için bir haftalığına bir ara veriyorum diye üzücü bir yazı yazmıştım. O günden beri harıl harıl çalıştım tabiri caizse tuğla boyutunda bir kitabın içinde yuvarlandım durdum. Arada sadece foruma girmek için mola verdim:) Pazar günüyse umutlarımın bittiği andı herşey bitti yetişemiycem, geçemiycem bu sınavı diyip durdum nerdeyse çalışmayı bırakıcaktım ama son gayret bugün sabahta kalktığım gibi çalışma masama oturdum. Tam dalmış çalışırken telefon çaldı isteksiz isteksiz açtım çok çok sevdiğim arkadaşım aramıştı. Veee o müüüthiiiiş haberi verdi bana sınavdan muaf olduğumu adımın listelerde yazmadığını, hocalarla görüştüğünü ve sınava girmeme gerek kalmadığını söyledi işte o an sevinçten uçtuğum andır işte buna kocaman bir smiley ekliyorum :D:D:D:D:D:D:D:D




Çalışma masamı, odamı, evi sevinçten her yeri dağıttım :D Dağıttığım gibide topladım ve attım kendimi sokaklara bir haftanın sıkıntısınıda attım üstümden. haberin verdiği sevinçten onca gün evde tıkılıp boşu boşuna ders çalıştığıma bile üzülmedim. Vizyonda ardı ardına korku filmleri varken simyaser durur mu dışarı çıktığı gibi sinemada buldu kendini vee ORPHAN a gitti:) Bu filmle ilgili yorumlarımı daha sonra yapıcam çünkü hemen geçiştirmek istemedim. Şimdilik bu güzel haberi burda bitiriyorum.

tekrar görüşene dek sevgiyle kalın:)


Çarşamba, Eylül 02, 2009

Beni ararsanız çalışma masamdayım :S




Bütün yaz boyunca, tatile gittiğimde bile böle minik bir ara vermemek için elimden geleni yaptım elbetteki bloğumu aksattığım 4-5 gün yazı yazamadığım günler oldu ama ilk kez böle ayrı kalıcağımız için çoook üzgünüm :( Aslında yazıcak daha neler var neler ama aah şu engeller olmasa.




Simyaser 1 haftalığına minik bir ara veriyor sevgili okuyucular:( Nedeni haftaya bu gün gireceği önemli sınavına daha sonra pişman olmamak için elinden geleni yapıp çalışması gerektiği. Bu süre içinde ne yeni yazı yazabilecek ne de yorumlarınızı onaylayabilecek:( hatta kendine ceza verip 1 hafta boyunca internete bile girmeyebilir çünkü çoktaaan bu çalışma işini bitirmeliydi.
Bana şans dileyin olur mu kızlar:(
Tekrar görüşene dek sevgiyle kalın.
Dönüşte iyi haberlerimi vermek umuduyla,
Simyaser